Amazon'un kurucusu Jeff Bezos'ın bir röportajını okudum. Türkçe'ye çevirdiğim kısa özeti şöyle;

" Bana hep önümüzdeki 10 yılda nelerin değişeceğini soruyorlar? Çok enteresandır ki, hiç önümüzdeki 10 yılda nelerin değişmeyeceğini sormuyorlar? Halbuki bence bu ikinci soru daha önemli, çünkü ancak zamanla değişmeyecek şeyler üzerinde bir iş stratejisi inşa edebilirsiniz. 

Biz perakende işinde biliyoruz ki, müşterilerimiz uygun fiyat isterler. Biliyorum ki 10 yıl sonra da bu gerçek değişmeyecek. Bizden hızlı teslimat istiyorlar, bizden çok seçenek istiyorlar. Bundan 10 yıl sonra müşterilerimin gelip bana; "Jeff, biz artık biraz daha yüksek fiyatlar istiyoruz" ya da "Amazon'u seviyorum ama siparişlerimi biraz daha yavaş teslim edin, daha az çeşit sunun" dediklerini hayal bile edemiyorum. Biz de, bu yüzden Amazon olarak bu 3 konuya odaklanıyoruz. Biliyoruz ki bu konulara harcadığımız zaman, verdiğimiz emek boşa gitmeyecek. 10 yıl sonra da müşterilerimize ve hissedarlarımıza faydası dokuncak."

Dünyanın en zengin adamının anlatmak istediği çok açık. Amazon Go gibi çığır açıcı yenilikleri hayata geçiren adamın yaptıkları söyledikleri ile çelişiyor mu? Kesinlikle hayır.  Aslında bakarsanız doğada da olduğu gibi ayakta kalabilenler güçlü olanlar değil, değişen şartlara uyum sağlayabilenlerdir ama kendiniz kalarak, değerlerinizi koruyarak da yeniliklere ayak uydurabilir, hatta yenilikleri siz yapabilirsiniz. İnsanlara evet bu aynı marka, farklı bir şekilde de olsa aynı şeyi yapıyor, bana aynı şeyi vadediyor dedirtmektir.

Akan Abdulla ve Ozan Anlaş'ın sürekli dinlediğim ve herkese tavsiye ettiğim Podcast serisi Farfara Pazarlama'da bir konuk (hangi bölüm olduğunu not etmemişim, kusura bakmasın kendisi) Nike örneğini çok güzel ifade etmişti;

"Nike yola çıkarken ben çok kaliteli spor ürünleri üreteceğim, ünlülerin markası olacağım" demiyor. Diyor ki,

"Ben içinizdeki atlet için çözümler üreteceğim harekete geçireceğim. Eğer vücudun varsa sen bir atletsin" Performanstan, ayakta, aktif hayattan bahsediyor. Ayakkabı yaptığı gibi eşofman ürettiği gibi fuelband de yapıyor. Ben spor malzemecisiyim dese yazılım ürünü yapmaması lazım. Bunu yaparken tabii ki kaliteli ürün üretiyor. Marka olarak bu yüzden büyük bir anlamın olacak. Bu anlam tercihen duygusal ve ilişkisel olacak."

Bakın aşağıda Nike'nin hakkımızda sayfasını açar açmaz karşıma gelen ekran görüntüsü;

Dünyadaki her sporcuya ilham ve yenilik getirmek. Bir vücudun varsa sen de bir sporcusun"

Buna misyon da diyebilirsiniz, marka özü de diyebilirsiniz. Sizde markanız için marka özünüzü, misyonunuz belirlerken zamana yenilmeyecek kavramları sahiplenin. 

Yaklaşık 4 yıldır çoğu markanın web sitesindeki misyon kısmını web tasarımcılarının yazdığı Anadolu markalarına marka danışmanlığı hizmeti veriyorum. Bunları anlatınca karşıma çıkan argüman genellikle, "Onlar büyük markalar, hele biz önce biraz para kazanalım"

Oysa büyümek isteyen her markanın sağlam bir marka özü olmalı. Bunu belki Nike ya da Amazon kadar güçlü anlatamayabilirsin. Onların ki kadar güçlü bir misyonun olmayabilir. Ama kesinlikle olmalı. Güçlü yanlarınıza odaklanın. Bu güçlü yanınız hangi tüketici motivasyonuna hizmet ediyor sorusuna cevap verin. Bu motivasyon değişmeyecek bir olguysa ki çoğunlukla öyledir, başlamaya hazırsınız. Sonra ürün ya da hizmetlerinizi bu bağlamda nasıl sunar, iletişimini nasıl yaparımı düşünün.

Böylece markanızın tıpkı bir insan gibi kendine has bir karakteri oluşacak. Örneğin, dürüst, girişken ve duygusal bir insan öğrenciyken de, iş hayatındayken de, yaşlanıp bir dede olunca da aynı karakter özelliklerini sergiler. Markanızın da ürettiği ürünler tamamıyla değişse de marka özü aynı kalır. Netflix yıllar önce de film izlemenin en kolay yoluydu, şimdi de öyle.

Siz de değişemeyene odaklanarak, zamana yenilmeyen bir marka stratejisine sahip olmak için bugünden itibaren çalışmaya başlayın. Anadolu markalarının dilinden anlayan, onları bir üst lige çıkaran bir yol arkadaşı arıyorsanız biz buradayız.